Kurbağalık Köyü
  Biz Çerkesler
 

Uzunyayla olarak adlandırılan bölgede 66 Çerkes köyü bulunmaktadır. Uzunyayla bölgesindeki bu Çerkes köyleri 1864 yılındaki büyük sürgün sonrasında buraya gelip yerleşenler tarafından kurulmuştur. Bu köy yerleşmelerinde, Kafkasya'daki köy yerleşmelerinin birer kopyası görünümü vardır.Hatta yerleşmelerde Kafkasya’da bir arada aynı köylerde yaşayan boyların ve aile akrabalıklarının burada da bir arada köy yerleşmesi oluşturması dikkat çekicidir.Yine konut tipi olarak Kafkasya’daki konutlara benzer konutlar yapmışlardır. Konutlar,kerpiç duvar ve ağaç tavandan oluşmaktadır. İç ve dış cephelerinin sıvaları beyaz kireçtendir. Son 10-15 yıldır yapılan evler betondan ve çatılı olarak yapılmaktadır. Evlerin çoğunluğu tek katlıdır,sulak ve nemli yerlerde olmamasına dikkat edilmektedir. Konutlar büyük bir aile yapısına uygun olarak çok odalı ve bir aradadır,bir arada bulunan bütün bina uzunca oda kapılarının açıldığı bir holden, üç-dört oda ve mutfaktan oluşur. Mutfak, kiler gibi bölümler daima arka plandadır. Evde mutlaka misafire ayrılmış,düzenlenmiş bir oda bulunur. Bu oda bazen oturulan yerden bağımsız olabilmektedir. Çerkesler de, Türk toplumundaki gibi avlu geleneği yoktur. Evlerini geniş bir bahçenin yoldan içeride kalan bir bölümüne ortalama koyarlar. Ancak evlerinin geniş bahçesinin dışarıdan görünmemesine değil,aksine görülmesine özen gösterirler. Bahçenin yolla ilgisini duvarla kesmeye asla çalışmazlar. Günlük kullanıma yönelik ahır gibi, mutfak gibi bölümler arka planda ve yoldan görülmeyecek şekilde kamufle edilir. Hayvanların evin bahçesiyle irtibatı olmaz, ahıra gidişler ayrı bir yoldan sağlanır ve her zaman konuk ağırlamaya hazır olarak bekletilir. Ev içi düzenlemeler ve kullanılan eşyalar,günümüzde yaşam ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Uzunyayla’daki Çerkes köylerinde konut ve yaşam biçiminden sonra özetle günümüzde, göç yoluyla köylü nüfusun önemli bir kısmı kentlere göç ettiğini, köylerde kalanların ise, orta yaş ve yaşlı kuşaktan insanlar olduğunu söyleyebiliriz. Yine köylerde yaşayan insanlar burada tarım ve hayvancılıkla yaşamlarını kazanmaktadır. Köylerdeki yapı her ne kadar değişime uğrasa bile yine de,yardımlaşma,sosyal dayanışma halen devam etmektedir.Şehirde yaşayan köy kökenli aileler köyleriyle bağlarını bütünüyle kopartmamışlardır,bu da köy yapısının ve ilişkisinin korunmasında etkilidir. Fakat köylerdeki nüfusun göç yoluyla ayrılması sonucunda köylerde hızlı bir çözülme ve değişimin yaşandığı bir gerçektir,bundan da Uzunyayla’daki Çerkes köylerinin kendilerine özgü özelliklerinin uzun süre korunamayacakları sonucunu çıkartabiliriz. Bütün diğer canlılar gibi insanlar da yaşamlarını sürdürebilmek için öncelikle temel yaşam gereksinimlerini karşılamak zorundadır. Bu temel yaşam gereksinimlerini karşılama biçimleri ise kültürlerine göre farklılıklar gösterebilmektedir. Kişiler içinde doğmuş oldukları yerleşik kültürel toplumsal değerlerden etkilenir ve kişilikleri buna göre biçimlenir. Toplum üyesi olarak kişilerin bir arada yaşamaktan dolayı oluşturdukları ilişki örüntülerinin bütünü, bir dizi yerleşik değerler ve kurallar bütününü ifade eder. Bu yönüyle Uzunyayla bölgesindeki Çerkes köylerinin kültürel özelliklerini incelerken,köylerin kültürel yapısını belirleyen,biçimlendiren örüntülerden söz etmek gerekmektedir.Bu bölgedeki köylerde Çerkes kültürü diyebileceğimiz bir yerleşik değerler örüntüsü vardır. Uzunyayla’nın Çerkes köylerindeki kendine özgü kültürel özelliklere baktığımızda şunları görürüz; Aile içerisinde anadil olarak halen Çerkesce konuşulmaktadır. Geleneksel yapının kapalı köy yaşamında halen devam etmesinden dolayı, büyük aile yapısı ailenin çocuklarının (öğrenim görmek ya da çalışmak için) ayrılmış olmasına karşın varlığını devam ettirmektedir. Aile içerisinde yaşlı otoritesi ve statüsü korunmakta olup, aile reisi konumundaki baba yönetim erkini elinde tutmaktadır. Çocuk yetiştirme,aileye yeni gelen gelinin konumu gibi Çerkeslere özgü gelenekler devam etmekte olup,akrabalık ilişkilerinin sürdürülmesine dikkat edilmektedir.Çerkes kültürü içerisinde belirtmiş olduğumuz Thamade’lik, Kaşen’lik,Zexes gibi gelenekler sadakatla korunmaya çalışılmakta, hatta bu geleneklerin büyük kentlerde bile bir araya gelen Çerkes grupları arasında sürdürüldüğü görülmektedir. Zaten büyük kentlerde yaşayan köy kökenlilerin sayısı oldukça fazladır. Kırsal bölge toplumlarında görülen biçimiyle bölge insanı, kentlerdeki sosyal ve kültürel olanaklardan,eğitim,ulaşım ve refah olanaklarından yararlanabilmenin yolunu kente göçmekte görmektedir. Bu göç sonucunda da Uzunyayla köyleri hızla kente taşınmakta köyler boşalmaktadır. Uzunyayla’dan göç,ağırlıklı olarak çevre illere ve büyük kentlere olmaktadır. Kentlere göç edenlerin ise köy ile bağlantıları kopardıkları söylenemez. Kentlerde yaşayanlar çocuklarına ana dillerini, kültürlerini öğretmek konusunda halen ısrarcıdır. Her fırsatta köye dönerek zamanlarını burada geçirmeyi tercih ederler. Uzunyayla bölgesindeki sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel değişim süreç olarak ele alındığında öncelikle sosyo-ekonomik değişimin daha gözlemlenebilir olduğu bir gerçektir. Uzunyayla’daki değişimin nispeten yavaşlamasında bir etken, göç yoluyla ayrılanların köyleriyle ilişkilerini halen sürdürüyor olmaları,diğer bir etken Çerkes köylerinde yaşayanların kendilerine benzer köylerden,yani Çerkes köylerinden evlilik yapmaları ve akrabalık bağlarını pekiştirmelerine bağlanabilir.Bu ilişki örüntüsü için aynı zamanda asimilasyona karşı bir direnç kaynağı yaratmaktadır.Akrabalıklar biçiminde kurulan bu örüntü ve ilişkiler, kültürel alışveriş, Çerkes kültürünün devamına yaramaktadır. Özetle;Uzunyayla bölgesinde yaşayan Çerkes topluluklarında günümüzde bile esas olarak,dil,din,aşiret örgütlenmesine dayanan bir grup kimliğinin geçerliliğini koruduğu söylenebilir.Fakat bunun yanında günümüz Türkiye’sinde aşiret örgütlenmesinin ve kültürlerin hızlı bir erime ve asimilasyonla karşı karşıya oldukları gözardı edilmez bir gerçektir. İşte Uzunyayla’daki Çerkesler bu ekonomik ve sosyo-kültürel değişim gerçekleriyle karşı karşıyadır. SOSYO-KÜLTÜREL YAPI Sosyo-Kültürel yapı ''insan etkileşimi sonucunda oluşan normlar,töreler,gelenek ve kurallar bütünü ve yine bu bütünün insan yaşamı üzerindeki kontrolü sonucunda ortaya çıkan ilişkiler dizgisi'' şeklinde tanımlanmaktadır.İşte bu tanımdan hareketle Uzunyayla bölgesindeki Çerkes Köyleri'nin sosyo-kültürel yapısının neler içerdiğine bakacak olursak şunları görürüz. Bölgede tarım ve hayvancılık uğraşı geçerlidir.iklim yapısı, toprağın verimsizliği,ailelerin bölünmesinden sonraki toprak paylaşımından dolayı ortaya çıkan gelir azalması, iş olanaklarının yokluğu, eğitim olanaklarının kısıtlı oluşu ve daha bir çok gerekçeyle köylerdeki nüfus,özellikle genç nüfus kentlere göç etmekte, köylerde bir boşalma görülmektedir. Eğitim ve iş gerekçeleriyle genç nüfusun kentlere gitmesinden sonra köyde kalanlar orta yaş ve yaşlı kuşaktan insanlardır. Son yıllarda köylerin nüfuslarında önemli bir azalma görülmektedir.Eğitim olanaklarının kısıtlı oluşu da buna bir etkendir. Köyde yaşayan aileler,ilkokulu bitirdikten sonra kız ve erkek çocuklarını mutlaka kente göndererek okutmakta ve bu okuyan gençler çoğunlukla köye tekrar dönmemektedir. Köylerden kentlere gidenler köyleriyle ilişkilerini bütünüyle kopartmış değildir. Bir çoğu yaz aylarında köye dönerek zamanlarını burada geçirmektedir. Kentle olan bu alışveriş ilişkisi köyde yaşayan insanları etkilemekte, bu etkileşim yaşam biçimlerini, giyim ve kuşaklarını belirgin olarak değiştirmektedir. Köylerde yaşayanların eskiye oranla dayanışma duyguları zayıflamış olsa bile halen bu tavırlarını sürdürdüğü söylenebilir.Bu durum aynı zamanda geleneksel ilişki yapısının değişmesine bağlanabilir. Daha az değişime uğrayan ve halen devam eden en belirgin insan ilişkisi olarak kadınların ve yaşlıların toplumdaki statüsü ve saygınlığını gösterebiliriz. Yaşlılar ailede ve toplumda saygı gösterilen,itaat edilen ve danışılan kişiler konumundadır. Kadınlara ailede ve toplumda saygı gösterilir,değer gösterilir. Kadınlar ev dışı işlerde çalışmamakla birlikte ev içi işlerin işleyişinden sorumlu olmaktadırlar. Aile yapısı geleneksel büyük aile yapısından çekirdek aile yapısına doğru bir değişim gösteriyor olsa bile, aileler üzerindeki büyükanne ve büyükbaba konumundakilerin etkisi halen devam etmektedir. Akrabalık ilişkilerindeki zayıflamaya rağmen yaşadıkları toplumla kıyaslandığında Uzunyayla bölgesindeki Çerkesler'in akrabalık ilişkilerinin gelişkin olduğu söylenebilir. Diğer yandan yüzyıllardır sürdürülen akraba evliliği yasağı halen titizlikle korunmaktadır. Yine bu yasak etkisiyle olsa gerek akraba olmasalar bile aynı köyden evlenmelere rastlanmaz, evlilikler çoğunlukla başka köylerden yapılır. Yakın köylerle komşuluk ilişkilerinde köylerin Çerkes Köyü olması özellikle tercih nedenidir. Bu komşu köyler birbirlerinin nikah, düğün, cenaze gibi törenlerine toplu olarak katılırlar. Bu tür tören ve toplumsal aktivitelerde köylüler topluca çağrı göndererek birbirlerini davet ederler.Köy içinde ve komşu köylerle sürdürülen bu ilişki köyler arasındaki etkileşimi sürdürülen gelenek ve görenekler gibi kültürel değerlerinde birlikte üretilmesine yaramaktadır. Sahip olunan ve üretilen bu değerler kapalı köy ve bölge yapısı içerisinde kolayca korunabilmektedir.Fakat bu değerlerin değişime karşı direnç göstermesi uzun vadede güç görünmektedir. Öğrenim görme yada iş gerekçesiyle kente giden köylüler orada kent yaşamını benimsemekte, sahip olduğu bu kentli yaşam biçimlerini köylerine de taşımaktadır. Bu etkileşimle daha geleneksel kabul edilen bir çok değer ise kolaylıkla terk edilmektedir. Köylerde nikah düğün ve cenaze gibi törenler ve aktiviteler Çerkes gelenek ve göreneklerine uygun bir biçimde yapılmaktadır. Xabze şeklinde adlandırılan gelenek ve görenekler, gündelik yaşamın her aşamasında gözetilmekte ve sadakatla korunmaya çalışılmaktadır. Köylerde yaşayan insanların kullandıkları gündelik konuşma dili Çerkesce'dir. Orta yaş ve yaşlı kuşaktan olanlar buna son derece dikkat ederken yeni yetişen özellikle okula devam eden gençlerin aile içinde Çerkesce aile dışında ve çevrede iki dili bir arada kullandığı görülür. COĞRAFİ YAPI Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesinden başlayarak Sivas'ın Kangal ve Şarkışla ilçelerine bağlı köyleri kapsayan alan, Uzunyayla bölgesi olarak adlandırılmaktadır. Bu alan adından anlaşılacağı gibi uzunlamasına bir yayla görünümüne sahiptir. Uzunyayla bölgesinde gelişmiş düzeyde tarım ve hayvancılık yapılmaktadır. Bölgenin coğrafi yapısı gereği yetiştirilen hayvan cinsleri sınırlıdır.Yetiştirilen hayvan cinsleri sığır ve koyun çeşitleridir,ayrıca kümes hayvanları buna eklenebilir. Şerefiye köyü yakınlarından doğan Zamantı ırmağı bölgenin önemli ırmaklarından sayılmaktadır.Yine bölgede doğan bir çok küçük ırmak birleşerek Seyhan nehrini oluşturur. Bu su kaynakları bölgede sulama amaçlı kullanılmaktadır.Bölgede tarım ve hayvancılık uğraşı yanında halı ve kilim dokumacılığı gibi uğraşlarda bulunmasına karşın, bu uğraş günümüzde önemini yavaş yavaş kaybetmektedir. Uzunyayla bölgesinde maden kaynakları bulunmaktadır. Uzunpınar köyünde demir, Pınarbaşı ilçesi merkezi yakınlarında krom, Oruçoğlu köyü yakınlarında kurşun ve çinko maden kaynakları bunların önemlilerindendir. Bölgede karasal bir iklim hakimdir.kışın yoğun biçimde yağan kar uzun süre kalkmamaktadır. Kış ayları soğuk geçtiği gibi bu aylarda, köyler arasındaki ulaşım yolları kapanır,hatta ilçeye ulaşımın uzun süre sağlanamadığı zamanlarda olmaktadır. Uzunyayla bölgesinde kışlar soğuk ve yağışlı (çoğunlukla karlı) yazları ise kurak ve sıcaktır.Yılın her mevsiminde gece ve gündüz arasındaki ısı farkı yüksektir. Uzunyayla bölgesinde kayda değer bir bitki örtüsüne rastlanmaz, köy içlerinde ve ev önlerinde bir kaç ağaç (söğüt ve kavak) görülmesine karşın ormanlık alan hiç yok gibidir. Soğuk iklim yapısı nedeniyle ağaç yetişmediği, yetişse bile , büyümesinin uzun süre alması nedeniyle bölge insanlarınca ilgi gösterilmediği söylenebilir. EKONOMİK YAPI Uzunyayla bölgesinde yaşayan insanların temel uğraşları tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Bölgede bunun dışında yukarıda belirtilen bir kaç maden kaynağı bulunmaktadır. El halıcılığı ise gerekli ilginin gösterilmemesi nedeniyle kaybolmaya yüz tutmuştur. Günümüzde tarım ve hayvancılık uğraşının yaygın olduğu bölgede bir zamanlar yaygın ve ünlü olan at yetiştiriciliği uğraşı tümüyle kaybolmuştur. Kafkasya'dan göç ederek Uzunyayla'ya yerleştikten sonra uzun yıllar sürdürülen bu uğraşı artık terk edilmiştir. Birçok köyde ata neredeyse hiç rastlanmamaktadır, bazı köylerde ise birkaç tane at kalmıştır. Uzunyayla atının kaybolmasındaki en önemli etken,teknolojideki gelişmeler sonucunda tarım ve taşımacılıktaki makinalaşmadır. Bölge ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Tarımda makinalaşma sonucunda,topraktan sağlanan verimin artmasına karşın, ekilen toprağın sulanamayışı, kış mevsiminin uzun ve soğuk geçmesi, yaz aylarının kısa olması nedeniyle topraktan yeterli verimin sağlanamadığı söylenebilir. Toprağın verimsizliğine neden olan bir diğer etken ise, Uzunyayla'da yükseltinin bazı noktalarda 1700 metreye kadar ulaşmasıdır. Tarım ve hayvancılık yapılan bölgelerde ekilen tarım ürünleri sınırlıdır. Bu tarım ürünleri buğday,arpa ve çavdardır. Yılda bir kez ürün alınabilen bölgede ekilebilir topraklar dönüşümlü olarak nadasa bırakılmaktadır. Hayvansal ürünlerin üretilmesi ve değerlendirilmesi küçük düzeyde kurulan işletmelerde gerçekleştirilmektedir. Mandıra olarak adlandırılan bu işletmeler yaz aylarında köylerden her gün topladıkları sütleri süt ürünlerine dönüştürerek pazarlamaktadır. Köylüler besledikleri hayvanlardan elde ettikleri süt,yağ,peynir,et ve yün benzeri şeylerin kendi ihtiyaçları olan kısmını ayırarak geri kalan fazlasını satmaktadırlar. Bölge insanı yaz aylarında kışın hayvanların yiyeceğini depolar, yaz aylarında hayvanların beslenme ihtiyacı geniş otlak ve meralarda kolay şekilde karşılanır. Bölgede kayda değer başkaca bir üretimde bulunmamaktadır. Meyve ve sebze yetiştiriciliği iklim koşulları nedeniyle yok denecek kadar azdır. Tarım ve hayvancılıktaki bu üretim ve verim düşüklüğü,toprağın bölüşülmesi,kişi başına düşen gelirin azalması, ulaşım ve taşımacılık olanaklarının yokluğu gibi olumsuzlukların bileşik etkisi bölge insanını kentlere göçe zorlamaktadır. Bölgede göçün önlenmesi ve üretim olanaklarının artırılmasının tek yolu üretimi aile işletmeleri düzeyinden çıkartıp daha üst düzeyde işletmeler kurmaktan geçmektedir. Bunun içinde devletin kredi ve yatırım olanaklarıyla bölge köylüsünü desteklemesi gerekmektedir.

 
  Bugün 2 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol